Sezai Karakoç Şiirleri
Gül, Sezai Karakoç’un en çok kullandığı motiflerden biridir. Ama o gülü göğsünde çiçek gibi taşımaz. O tüfeğine kurşun yerine koyar gülü.
Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın
Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
Ona sorsanız geleceğin kara gözlü zalimlerden biridir. Ömrü ise günahları kadardır. Neylesin! Göğsünü kara dağın sert rüzgarı doldurmuştur.
Bir saman çöpüne tutunmuş kızların
Eteğini ben çektim.
Neyleyim göğsümü kara dağın sert rüzgarı doldurmuş
Annemden ilk sütü Gülce'de içtim.
Ankara'ya, çatal dağa bir zindandan gün vurmuş:
Az kalsın yerine ben ölecektim
Bir saman çöpüne tutunmuş kızların...
Onlara anlat ki insan kelimelerden ve şiirden yaratılmadı. Yağmurun iyi ve doğru yağmadığını onlara anlat.
Beyaz bir kayanın üstüne çıkıp
Göğsüme siyah bir gül takacağım
Batan güne doğru kurşunlar sıkıp
Kendimi boşluğa bırakacağım
Ve yalnızdır. Sigara külü kadar yalnızdır.
Ve bir şehir yaratmak ruhundan Gülce diye
Parçalanan gemiyi ve yırtılan yelkeni
Katıvermek sessizce söylenen bir türküye
Ve sonra bir köşede öldürmek ölmeyeni
Ve son vermek bitmeyen, bu bitmeyen şarkıya

Hükmedemiyor İnsan Ruhuna Ateş
Yağmurlar sırtıyla sırtımın arasındadır;
Şarkılar dudaklarıyla dudaklarımın.
Bin parçaya böldü beni bir divane sır,
Sesi geliyor sesi günahkar çocukların;
Şarkılar dudaklarıyla dudaklarımın arasındadır.
Aşk onun kalbine hançer gibi girmiştir. Ancak kalbinden bir ağaç gibi çıkmıştır.
Demek gideceksin arkana dönüp bakmayacaksın
Hangi kuş hangi şafakta ölecek görmeyeceksin
Bir sevdiği vardır. Güldüğü zaman rengarenk yağmurlar yağan…
Sen geldin benim deli köşemde durdun
Bulutlar geldi üstünde durdu
Merhametin ta kendisiydi gözlerin
Türk Edebiyatının en güzel şiirlerinden birini akrostiş olarak yazmıştır ona. Monna Rosa…
Akşamları gelir incir kuşları
Konarlar bahçemin incirlerine
Kiminin rengi ak, kiminin sarı
Ah beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Ki ben Monna Rosa bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Monna Rosa bulurum seni

Ve bir masal anlatır Karakoç, doğunun ve batının sırlarını içinde taşıyan… 6 oğlunu batıya gönderip kaybeden doğulu bir babanın acısını taşır masal. 7. ve son oğul da gidecektir batıya. Ama o abilerinden farklı olarak doğulu kalacaktır. Ve bir ilhamla batılıların değiştirme gücüne karşı kendine bir mezar kazar. O doğunun yedinci oğludur:
Batılılar!
Bilmeden
Altı oğlunu yuttuğunuz bir babanın yedinci oğluyum ben...
Gömülmek istiyorum buraya hiç değişmeden.
Ağustos Böceği Bir Meşaledir!
Ve son şiiri bir manifestodur. Ağustos böceği ile karınca hikayesini anlatan masalcı adama karşı bir manifesto! Masalda ağustos böceği kış gelince aç kalır ve karıncaya muhtaç olur. Ancak karınca ona yardım etmez ve ağustos böceği ölür. Bu masala göre ağustos böceğinin nesli tükenmeliydi der Sezai Karakoç.
Ama hiçbir zaman hiçbir yerde
Sönmez Tanrı’nın yaktığı meşale
Ağustos böceği bir meşaledir, der Karakoç.
Hiç yere hiçbir şey yaratmamış olanın
Bize gönderdiği bir muştucu o yaratık
Bir başka ağustosta yeniden doğacaktır
Ağaçların tepelerinde güneşe en yakın yerde
Ateşle dans eder o, güneşle dans eder
Çırılçıplak çıkar güneşin karşısına
Belki yaşayamaz güneşi eksik kışta
Fakat ardında unutulmaz bir yaz bırakır
Sezai Karakoç - Viki
Merhabalar,
Kitap okurken bazı cümlelerde kendimizi buluyoruz. Bu yüzden o cümleleri seviyoruz ve kulağımıza küpe yapıyoruz. Paylaştığınız güzel alıntılar için size çok teşekkür ederim. Ben de bloğumda okuduğum kitaplardan muhteşem alıntılar paylaşıyorum. Hatta bir tanesini sizinle de paylaşmayı çok isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/virginia-woolf-kendine-ait-bir-oda-romanindan-kulaga-kupe-yapilasi-12-alinti/
Güzel okumalar dilerim,
edebiyatla ve sağlıcakla kalın.
merhaba,,
bloğunuzu inceledim.. bir kitabı bitirdiğimde kendimi biraz daha büyümüş, biraz daha ne olduğunu bilmediğim bir şeyleri anlamış gibi hissederim.. tabi her kitapta olmaz bu.. küçük prens, bu eksikliği dolduran parçalardan biri.. ve bazı yerlerde kitabın alıntılarını gördükçe güzel bir anıyı hatırlamış gibi oluyorum.. sizin bloğunuzda özellikle küçük prens’in alıntılarını paylaştığınız yazıyı bu yüzden çok sevdim… yorumunuz için teşekkür ederim.